Ana içeriğe atla

Yeni Rutin Evden Çalışmak

Yeni Rutinimiz Evden Çalışmak

Covid 19 ile beraber bütün dünya neredeyse aynı şeyleri yaşar olduk. Hepimiz üzgün, huzursuz, endişeli, tedirgin, gergin, stresli, şüpheci, öfkeli ve karamsar hissediyoruz. Duygularımız ortak olsa da baş etme şeklimiz hepimizin birbirinden farklı. Bir çoğumuz gelecekle ilgili kaygılıyız. İş kaybı korkusu aldı başını gitti. Dünya ekonomik krize doğru ilerliyor. Çoğumuz evdeyiz ve bu olumsuz duygulara rağmen evden çalışmaya çalışıyoruz. Peki bu süreçte evden çalışanlar için hayatı kolaylaştıracak adımlar neler bunları biraz inceleyelim.

Evden çalışmak eskiden belki de kulağa çok iyi bir fikir olarak geliyordu. Ah keşke evden çalışma olanağım olsa diye kim bilir kaç kez aklımızdan geçirdik, hatta belki de sesli söyledik. Fakat evden çalışmak düşünüldüğü kadar kolay değil. Önümüzde belirsizliklerle dolu bir süreç var. Ne zaman tekrar işe gitmeye başlayacağız? Ne zaman bu virüs son bulacak? Bu süreç bittiğinde her şey eskisi gibi olacak mı? Bana ya da yakınlarıma bir şey olur mu? Sosyalleşmeyi, dışarı çıkmayı, temiz havada yürümeyi çok özledim. Tekrar bunları ne zaman yapabileceğim? Evde kalmaya daha ne kadar dayanabilirim? İşimi kaybeder miyim? Bu süreç sonrasında ekonomi ne olacak? Bunlara benzer bir çok soru var hepimizin aklında. Bu soruların cevaplarını ne yazıkki bilemiyoruz. Bu bilinmezlik de bizi kaygıya götürüyor. Kaygı ile baş edebilmek için bu süreçte yapabileceğimiz en öncelikli adım evde rutin oluşturmak. Covid 19’dan önce hepimizin kendine göre bir rutini vardı. Sabah kalk, işe git, çalış, mola ver, sosyalleş, yemek ye, dışarı çık, yemek yap, aileleri ziyaret et, toplantı yap, iş seyahatine git, ev için alışveriş yap, vb. Şu an ise yep yeni bir düzen var önümüzde. Peki evden çalışanlar için bu yeni düzende rutin oluşturabilmek adına nelere dikkat edebiliriz?


  1. Sabahları erken kalkın. Boşu boşuna dilimizde erken kalkan yol alır sözü yok. Rutinin ilk basamağı erken kalkmak. Evde çalışırken ilgimizi dağıtabilecek bir çok şey var. Televizyon programları, filmler, diziler, sosyal medya vb. Akşamları bunlara kapılıp, sabahları kalkmakta zorlanabiliriz. Oysaki bu süreçte ihtiyacımız olan belirlilik. Bu yüzden her gün işe gider gibi aynı saatte kalkmak zihnimizdeki belirsizliği azalmasında yardımcı olacaktır. 
  2. Egzersiz yapın. Salgın başlamadan önce her sabah belirli bir saatte kalkıp işe gidiyorduk. Bazılarımız toplu taşıma kullanıyordu, bazılarımız servis, bazılarımız ise şahsi araçları ile işine gidiyordu. Ancak evden çalışma ile beraber artık yatak odamızdan salona ya da çalışma odamıza kadar gidebiliyoruz. Artık hareketlerimiz çok kısıtlı. Bir çok bölgemizde hareketsizlikten dolayı ağrılar hissedebiliriz. Ayrıca hareketsizlik hareketsizliği de doğurur. Egzersis yapmak fiziksel rahatlık ile beraber mental açıdan da bize iyi gelecek bir rutin. Düzenli egzersis kaygıyı azaltır, hafızayı güçlendirir, öğrenme kabiliyetimizi arttırır ve kendimizi daha mutlu hissetmemizi sağlar. Bu yüzden güne egzersiz ile başlamak hem fiziksel hem de mental açıdan çok önemli.
  3. İşe gidiyor gibi hazırlanın. İşe giderken yaptığınız rutini mutlaka hayatınıza tekrar ekleyin. Duşunuzu alın, kıyafetlerinizi giyin. Pijamalarınızla oturmayın. Kahvaltınızı yapın. Evet bunları evde otururken yapmak biraz zor. Bizi kimse görmüyor, rahat eşofmanlar varken neden kıyafet giyeyim diyebilirsiniz. Ancak bunları tekrar hayatımıza alışkanlık olarak koyduğunuzda mutlaka kendinizi daha iyi hissediyor olacaksınız. Evde olmanın bize getirdiği bir soru var. Bugün ne yapacağım? Yaptığımız rutinler aslında bu soruyu daha az sormamızı sağlayacak.
  4. Gününüzü mutlaka planlayın. Günlük planlama çok önemli. Gün içinde neler yapacağınızı belirlemeniz, gününüzü daha verimli geçirmenizi sağlayacaktır. Önceliklerinizi belirleyin, toplantılarınız organize edin. Gün içinde neler yapacağınızı bilmeden devam ederseniz kafanız daha kolay dağılabilir, daha çok çaresizlik hissi verebilir.  
  5. Çalışma alanınızı dikkatinizi dağıtan öğelerden arındırın. Çalışma alanınızı belirlemek ve hazırlamak çok önemli. Evimizde çalışma odası varsa işiniz biraz daha kolay. Çalışırken kapınızı kapayın. Televizyon gibi ilgi dağıtıcı şeyleri ortamdan uzaklaştırın. Eğer evinizde çalışma odanız yoksa salonda kendinize bir masa hazırlayın. Gün içinde ihtiyacınız olan materyalleri üzerine yerleştirin. Masayı düzenli tutun.  
  6. Gün içinde mutlaka molalar verin. İş yerinde çalışırken bütün gün masamızda oturmuyoruz. Kahve molası, insanlarla iletişime ayırdığımız zamanlarımız oluyor. Evde de aynı iş yerindeki gibi molalara ihtiyacımız var. Bu molalarda neler yapacağımız da çok önemli. Molaların amacı evde yetiştirmeniz gereken işleri yapmak değil, gerçekten dinlenmenizi sağlamak. O yüzden iş yerinde yaptıklarınızı yapın. Evdesiniz diye molaları verimli kullanmaktan uzaklaşmayın. 
  7. Çalışma saatinizin başlangıç ve bitiş saatini mutlaka belirleyin. İş yerinde nasılki giriş ve çıkış saatlerimiz var, evde de çalışırken de başlangıç ve bitiş saatlerimizin belirli olması gerekiyor. Eğer bu saatleri belirlemezsek gün içinde çok daha fazla yorulur, aklımız çok daha fazla dağılmış olur, kendimizi de daha fazla boğulmuş hissedebiliriz. Bu olumsuz duygulardan uzaklaşabilmek adına çalışma saatimiz bittikten sonra çok önemli bir konu olmadığı sürece çalışmaya geri dönmeyelim. 
  8. Çalışma saatinden sonra mutlaka sizi rahatlatan bir aktivite yapın. İşten çıktıktan sonra bazen dışarıda sosyalleşiyorduk, bazen sinemaya, tiyatroya, alışverişe gidiyorduk. Bazen de evimize direk gidiyor ve dinleniyorduk. Eve her gün aynı yoldan da dönsek bir manzara, insan topluluklarını görüyorduk. Evden çalışırken ise bunların hiç birini yapamıyoruz. O yüzden çalışma saatiniz bittiğinde sevdiğiniz bir şeyle uğraşmak size iyi gelecek. 
  9. İyi uyuyun. Bu süreci fiziksel ve mental açıdan sağlıklı geçirmek adına iyi uyku çok önemli. İyi bir uyku için belirli bir zamanda yatağa girmek, uyumadan önce kaygı veren konulardan uzak durmak önemli. Gün içinde bir çok kez sosyal medyaya giriyoruz, özellikle virüs ile ilgili haberleri merak ediyoruz. Ancak unutmamak lazımki her şeyin fazlası zarar. Sosyal medya ve haberleri kısıtlamak, özellikle gece uyumadan önce takip etmemek çok önemli. Eğer kaygı veren bir konu ile yatarsak, uykuda da o kaygı varlığını gösterecektir. Kötü rüyalar, kabuslar görme ihtimalimiz de artacak, bu süreçte kaygımızla baş etmek de zorlaşıcaktır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Değilim ama Yine de Yemek Yiyorum...

- Sıkıntılı olduğumda yemek yiyorum. - Moralim bozulunca buz dolabına yöneliyorum. - Yemekten önce sıkıntılı oluyorum. - Stesli zamanlarda yemek yemek beni rahatlatıyor. - Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum. - Aç değilim ama yine de yemek yiyorum. Siz de yukarıdaki durumları yaşıyorsanız eğer, bu yazı sizin için... Aç olmadığınız halde, mutlu, üzgün ya da sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yemek yiyebilirsiniz. Fiziksel açlık  dışındaki nedenlerle yemek yeme aktivitesine “duygusal yeme” denir. Peki duygusal yemeniz olup olmadığını nasıl anlarsınız? Fiziksel açlık yavaş yavaş belirirken, duygusal yeme aniden olur. Fiziksel açlık bekleyebilir, duygusal yeme hemen giderilmelidir. Fiziksel açlıkla yiyorsanız doyduğunuzda durabilirsiniz ancak duygusal yeme ile yiyorsanız doymuş olsanız bile yemeğe devam edersiniz. Gerçekten açlık nedeniyle yemek yiyorsanız pek çok seçeğene açık olurken, duygusal yeme ile yediğinizde genellikle; pizza, çikolata,...

Cinsel Mitler

Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir. Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları az...

Travma Ve Akut Etkileri

Ruhsal travma dediğimizde bireyi yada yakınlarını etkileyen doğal afetler  (deprem, sel vb.) ile ortaya çıkan, insan kaynaklı (savaşlar, patlamalar, saldırılar, tecavüzler, iskenceler  vb) olusan ve kontrolümüz dışında ani gelişen (kaza, yakınlarımızın kaybı vb) olaylardır. Bu ve benzeri olaylara karşı bireylerin etkilenme düzeyleri farklılık gösterir. Dolayisiyla ruhsal travmayı olaylarla değil olayların yarattığı etkiler  ile tanımlamak daha doğru olacaktır. Ruhsal travma bireyin ruhsal ya da fiziksel  bütünlüğünü sarsan veya tehdit eden dehşet, çaresizlik, korku duygularının yoğun yaşanmasına neden olan olaylar ve yaşantılardır. Bütün bu yoğun duygular yaşantısal bazı sonuçlara ve günlük hayatımızda bazı zorluklara neden olur. Olayın tekrar tekrar zihnimizde canlanması ya da olayı veya bir kısmını hatırlayamama, rutin işlerimize adapte olmakta güçlük, yoğun duygusal iniş çıkışlar, travmatik olayı içeren kabuslar  ve  bunlara bağlı olarak uykusuzluk ya...