Ana içeriğe atla

Eyvah, rezil olacağım!


Aslında rezil olmaktan hepimiz korkarız. Çoğumuz için topluluk önüne çıkmak, konuşma yapmak, tanımadığımız ortamlara girmek çok da kolay olmayabilir. Fakat bunları yapmaktan kaçmak aklımıza gelmez. Bu heyecanı hayatın bir parçası olarak yaşamaya alışkınızdır. Bazıları için ise bu kaygılar çok daha fazla, gittikçe artan, fiziksel semptomların eşlik ettiği ve sonunda kaçınma hareketlerinin gözüktüğü bir hal alır. Önceleri ufak ufak başlar herşey. “Tuvaletim geldi ama şimdi kalkarsam rezil olacağım. Birşey başıma gelecek, en iyisi ben yerimde oturmaya devam edeyim.” “Öğlen yemeğe çıktık. Herkes gibi biz de yemeğimizi aldık. Fakat yemek yemekten çekiniyorum. Ya yemek yerken rezil olursam. Ya elim titrer ve herkes bunu görürse.” “Kalabalık bir ortam var. Herkes gibi benim de fikirlerim var. Herkes fikrini söylüyor Fakat ya rezil olursam diyerek susmayı tercih ediyorum, insanların gözlerine daha az bakmaya çalışayım. En iyisi çıkışa en yakın yere oturayım.” Sosyal fobisi olan kişilerin söyleyebileceği cümlelerden sadece bazıları bunlar.

Neden sosyal fobi oluşurun birkaç cevabı var aslında. Belirli bir travmatik durumun, örneğin toplum içerisinde yapılan bir konuşma esnasında rezil olunacak bir ortamın oluşması, kişileri etkilemiş olabileceği gibi, o durumun genele yayılarak bir daha rezil olmaktan korkma hassasiyetini geliştirebilir. Travmaların bize en çok öğrettiği şey aynı şeyin tekrarlanmaması için önlem almamız. Bu bağlamda da rezil olmuş biri, bir daha rezil olmamak için bu tarz ortam ve durumlardan kaçınma eylemi içine girmektedir. Bunun sonucunda da kişinin içe kapanması, daha az kişi ile görüşmesi, sosyalliği azaltması, tanıdık yada az tanıdık kişilerin yanında ilgi çekmemek, görünmez olmak için çaba göstermesi vb. gibi durumlar gözlemlenir. 

Sosyal fobinin oluşmasına yardımcı olabilecek bir başka etmen ise yetiştiği aile ortamı ve ilişkileridir. Çocuğun aile içinde söz hakkı olmaması, baskın, eleştirel ebeveynlerle yetişmiş olması, fazla başarı odaklı ve başarısızlıklarda da cezalandırılmış olması rezil olma korkusunu tetikleyebilir.


Sosyal fobisi olan bir kişi yaşadığı durumu genelde saçma olarak niteler. Herkesin bunları yapabildiğini, neden kendisinin yapamadığını sorgulayarak ve değişim odaklı seanslara gelirler. Sosyal fobi terapi ile üstesinden gelinebilecek bir problemdir. Eğer siz de böyle bir problem yaşayorsanız lütfen bir terapiste başvurun. 

Gözde Bilenser
Aile ve Çift Terapisti
Si Psikoloji

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Değilim ama Yine de Yemek Yiyorum...

- Sıkıntılı olduğumda yemek yiyorum. - Moralim bozulunca buz dolabına yöneliyorum. - Yemekten önce sıkıntılı oluyorum. - Stesli zamanlarda yemek yemek beni rahatlatıyor. - Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum. - Aç değilim ama yine de yemek yiyorum. Siz de yukarıdaki durumları yaşıyorsanız eğer, bu yazı sizin için... Aç olmadığınız halde, mutlu, üzgün ya da sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yemek yiyebilirsiniz. Fiziksel açlık  dışındaki nedenlerle yemek yeme aktivitesine “duygusal yeme” denir. Peki duygusal yemeniz olup olmadığını nasıl anlarsınız? Fiziksel açlık yavaş yavaş belirirken, duygusal yeme aniden olur. Fiziksel açlık bekleyebilir, duygusal yeme hemen giderilmelidir. Fiziksel açlıkla yiyorsanız doyduğunuzda durabilirsiniz ancak duygusal yeme ile yiyorsanız doymuş olsanız bile yemeğe devam edersiniz. Gerçekten açlık nedeniyle yemek yiyorsanız pek çok seçeğene açık olurken, duygusal yeme ile yediğinizde genellikle; pizza, çikolata,...

Cinsel Mitler

Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir. Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları az...

Travma Ve Akut Etkileri

Ruhsal travma dediğimizde bireyi yada yakınlarını etkileyen doğal afetler  (deprem, sel vb.) ile ortaya çıkan, insan kaynaklı (savaşlar, patlamalar, saldırılar, tecavüzler, iskenceler  vb) olusan ve kontrolümüz dışında ani gelişen (kaza, yakınlarımızın kaybı vb) olaylardır. Bu ve benzeri olaylara karşı bireylerin etkilenme düzeyleri farklılık gösterir. Dolayisiyla ruhsal travmayı olaylarla değil olayların yarattığı etkiler  ile tanımlamak daha doğru olacaktır. Ruhsal travma bireyin ruhsal ya da fiziksel  bütünlüğünü sarsan veya tehdit eden dehşet, çaresizlik, korku duygularının yoğun yaşanmasına neden olan olaylar ve yaşantılardır. Bütün bu yoğun duygular yaşantısal bazı sonuçlara ve günlük hayatımızda bazı zorluklara neden olur. Olayın tekrar tekrar zihnimizde canlanması ya da olayı veya bir kısmını hatırlayamama, rutin işlerimize adapte olmakta güçlük, yoğun duygusal iniş çıkışlar, travmatik olayı içeren kabuslar  ve  bunlara bağlı olarak uykusuzluk ya...