Ana içeriğe atla

ERTELEME

Bir işe başlamadan önce “Bunu daha sonra yaparım” der misiniz? Önemli bir işi yapmaya başladığınızda hemen mola verir misiniz? Genellikle zamanınızı önemsiz işlerle mi geçirirsiniz? Önemli bir işe başlamak için doğru zaman ve doğru ruh halinin olması gerektiğini mi düşünürüsünüz? İşlerinizi son dakikada mı yetiştirirsiniz?
Bunların çoğuna evet diyorsanız, iyi bir erteleyicisiniz demektir. Dolayısıyla yapılması gereken işlere başlamak sizin için zor olabilir. İyi haber erteleme davranışınızı değiştirmeniz mümkün...
Erteleme, genellikle kişinin kendisini aldatmasının bir sonucudur, işlerinizi ertelemek normalde yapacağınız süreden daha fazla zaman almasına neden olacaktır. Hiçbir şey yapmamanız, ya da önemli olmayan işleri yaparak vakit geçirmeniz, esas yapmanız gereken işlerinizin birikmesine neden olacaktır. Ertelemeyi sürekli tekrarladığınızda ise, alışkanlık haline gelecektir.
Peki, ertelemeye ne neden olmaktadır?  Gerçekleştirilemeyecek hedefler belirlemek, “yapamayacağım”, “başaramayacağım”, “işlerimi kolay bitiremiyorum” gibi düşüncelere sahip olmak ertelemeye neden olmaktadır. Erteleyici olmak hem yaptığınız işe hem de size bağlıdır. Yaptığınız işi sıkıcı bulmanız, organize olamamanız, dağınık olmanız, iş nedeniyle zorlanmış, tükenmiş ve yorgun olmanız, karar verme konusunda sıkıntı yaşamanız, mükemmeliyetçi olmanız, belirsiz hedeflere sahip olmanız, işleri aynı anda ve kısa sürede yapma isteğiniz ertelemeye neden olan tutum ve düşüncelerdir.
Aşağıdaki öneriler yapmanız gereken işleri ertelemeyi engellemede size yardımcı olacaktır.

  • Nelerin Öncelikli ve Acil Olduğunu Bulun 
Acil işleriniz neler, acil ve önemli olan, acil ve önemsiz olan işleriniz neler? Acil olmayan ne gibi işleriniz var? Bunları belirleyin. Böylelikle acil ve önemli olan işleri en önce yaparsınız. Bundan sonraki işleri erteleseniz bile önemli ve acil olan işleri yapmış olacaksınız.

  • Önce küçük ve hızlı bitirebileceğiniz işlerden başlayınHızlı bitirebileceğiniz işlerden 
başlamak size yaptığınız iş ile ilgili bir şeyleri başardığınızı hissettirecektir.
  • Arkadaş yardımı alın. İş arkadaşlarınıza sizi kontrol etmelerini söyleyin. Arkadaş 
baskısı erteleme ile baş etme için etkin bir yaklaşımdır ve işe yarar. 
  • Yapılacaklar Listesi. Eğer organize olamadığınız için erteleme yaşıyorsanız 
“yapılacaklar” listesi yapın. Bu liste ile işin sıkıcı ve yorucu kısımlarını atlamamış olursunuz.
  • Bir işe bir zaman dilimi içinde odaklanın.  Aynı anda birkaç iş yapmaya çalışmayın. Bu 
bölünmenize engel olacaktır.
  • İşleri Parçalara Bölün. Eğer bir iş sizi yorduğu için erteliyorsanız bu işi daha küçük ve 
yönetilebilir parçalara bölün. Bunun için bir aksiyon planı hazırlamak yardımcı olacaktır. 

  • Eğer bir iş sıkıcı olduğu için erteliyorsanız, unutmayın ki pek çok erteleyici işi olduğundan daha sıkıcı olarak düşünmektedir. Bunun farkında olarak başlamayı deneyin. Başladığınızda düşündüğünüz kadar sıkıcı olmadığını göreceksiniz.
  • Kendinizi ödüllendirin. Bu iş bittikten sonra kendimi… İle ödüllendireceğim. Ödüllendirme, işi bitirme ile ilgili iyi şeyler hissetmenizi sağlayacağından ertelemeyi azaltacaktır.

Gözde Bilenser
Aile ve Çift Terapisti
Si Psikoloji

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Değilim ama Yine de Yemek Yiyorum...

- Sıkıntılı olduğumda yemek yiyorum. - Moralim bozulunca buz dolabına yöneliyorum. - Yemekten önce sıkıntılı oluyorum. - Stesli zamanlarda yemek yemek beni rahatlatıyor. - Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum. - Aç değilim ama yine de yemek yiyorum. Siz de yukarıdaki durumları yaşıyorsanız eğer, bu yazı sizin için... Aç olmadığınız halde, mutlu, üzgün ya da sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yemek yiyebilirsiniz. Fiziksel açlık  dışındaki nedenlerle yemek yeme aktivitesine “duygusal yeme” denir. Peki duygusal yemeniz olup olmadığını nasıl anlarsınız? Fiziksel açlık yavaş yavaş belirirken, duygusal yeme aniden olur. Fiziksel açlık bekleyebilir, duygusal yeme hemen giderilmelidir. Fiziksel açlıkla yiyorsanız doyduğunuzda durabilirsiniz ancak duygusal yeme ile yiyorsanız doymuş olsanız bile yemeğe devam edersiniz. Gerçekten açlık nedeniyle yemek yiyorsanız pek çok seçeğene açık olurken, duygusal yeme ile yediğinizde genellikle; pizza, çikolata,...

Cinsel Mitler

Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir. Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları az...

Travma Ve Akut Etkileri

Ruhsal travma dediğimizde bireyi yada yakınlarını etkileyen doğal afetler  (deprem, sel vb.) ile ortaya çıkan, insan kaynaklı (savaşlar, patlamalar, saldırılar, tecavüzler, iskenceler  vb) olusan ve kontrolümüz dışında ani gelişen (kaza, yakınlarımızın kaybı vb) olaylardır. Bu ve benzeri olaylara karşı bireylerin etkilenme düzeyleri farklılık gösterir. Dolayisiyla ruhsal travmayı olaylarla değil olayların yarattığı etkiler  ile tanımlamak daha doğru olacaktır. Ruhsal travma bireyin ruhsal ya da fiziksel  bütünlüğünü sarsan veya tehdit eden dehşet, çaresizlik, korku duygularının yoğun yaşanmasına neden olan olaylar ve yaşantılardır. Bütün bu yoğun duygular yaşantısal bazı sonuçlara ve günlük hayatımızda bazı zorluklara neden olur. Olayın tekrar tekrar zihnimizde canlanması ya da olayı veya bir kısmını hatırlayamama, rutin işlerimize adapte olmakta güçlük, yoğun duygusal iniş çıkışlar, travmatik olayı içeren kabuslar  ve  bunlara bağlı olarak uykusuzluk ya...