Ana içeriğe atla

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi




Çocuklarda tuvalet eğitimine başlama yaşı, çocuğun bireysel farklılıkları da göz önünde bulundurularak genelde 2 yaş olarak belirtilir. Bu yaşın en önemli özelliklerinden biri çocuğun motor yani kas becerilerinin bebeklik dönemine göre çok daha gelişmiş olmasıdır. İşte tam da bu noktada eğitime başlamadan çocuğun bu eğitime hazır olup olmadığı önemli bir konudur.  Bir çocuğun tuvalet eğitimine hazır olduğu varsayabilmek için;

1-Öncelikle biraz önce de bahsetmiş olduğum gibi çocuğun büyük kas becerilerinin iyi olması ve onları kontrol edebilmesi  gerekmektedir. Yani çocuğun bağımsız bir şekilde yürüyebilmesi, merdiven inip çıkabilmesi gibi becerileri kazanmış olmalıdır. 

2-Bir başka hazır olma işareti de çocuğun çişinin ve kakasının farkında olabilmesidir. Burada çocuk altını ıslattığında bunun farkına vararak bundan rahatsızlık duyup bunu ebevenlerine belirtmelidir.

3-Geceleri en az 3 saat kadar kuru kalmayı başarabiliyor olmalıdır.

Eğer çocuğunuz yukarıda sayılanları yapabiliyorsa tuvalet eğitimine hazırdır diyebiliriz. Burada önemli olan diğer bir faktör de ebeveynlerin hazırlığıdır. Tuvalet eğitimi sabır gerektiren bir iştir. Mutlaka  kazalar olacaktır. Kazalarda sakin kalmak en önemli meseledir. Çocuğu suçlamak, gücendirmek, başarısız olduğunu hissettirecek yorumlar yapmaktan kaçınılmalıdır. Bu yüzden ebeveynlerin psikolojik olarak ve vakit olarak da buna müsait olması önemlidir. 

Bir diğer önemli durum ise eğer evde veya aile hayatında stres yaratan durumlar var ise tuvalet eğitimi ertelenmelidir. Taşınma, kayıp, okula başlama, küçük bir kardeşin dünyaya gelmesi,dadının değişimi gibi durumlar çocuklarda stres yaratan durumlara örneklerdir. Bu sorunlar çözüldüğü zaman eğitime başlamak hem ebeveynler hem de çocuk için daha iyi olacaktır.

Eğer bütün bu sayılanlar sağlanabiliyorsa eğitime başlamak uygundur. Eğitime başlamadan önce lazımlık mı yoksa klozet aparatı mı kullanılacağına karar verilmelidir. Burada önemli olan çocuğunuzun fiziksel olarak rahat etmesidir. Rahat etmeyeceği hiçbir alet eğitim sürecini kolaylaştırmaz. Kimi çocuk tuvalete oturmaktan veya sifon sesinden korkabilir. Böyle bir durumda çocuğu zorlamamak esastır. O zaman başlamak için lazımlık tercih edilmesi çocuğa daha iyi hissettirebilir.

Yardımcı alete karar verdikten sonra çocuğun bilgilendirilmesi gerekir. Burada artık bir süre sonra bezlerin biteceği ve ondan sonra büyükler gibi tuvaleti kullanmaya başlayacağı bilgisi, onun anlayacağı şekilde anlatılmalıdır. Çocuk, seçilen yardımcı aletle tanışıtırılmalı ve onunla vakit geçirilmesi hatta deneme için özendirilmesi iyi olacaktır. Çocuk ne kadar rahat hissederse alışma süreci o kadar hızlı olacaktır. 

Eğitime gündüz ve gece olarak aşamalı olarak başlanabilir. İlk etapta çocukla beraber bezi çıkarmanız ve bundan sonra bezin olmayacağını söylenmelidir. Bu ona tuvaletle ilgili bir sorumluluk da verecektir.    Bu dönemde çocuğun ne sıklıkla çişini ve kakasını yaptığı ayrı ayrı belirlenmelidir. Kaka günün belirli zamanlarında ve daha az sıklıkta olduğu için belirlenmesi  kolaydır. Bu sayede çocuğa kaka konusunda yardımcı olmak daha kolay olacaktır. Daha sonra belirlenen sıklıkta çocuğu tuvalete gitmek için cesaretlendirmeli  ve çok kısa süreler tuvalete oturmasına motive edilmelidir. Bu sürelerde tuvaletini yaparsa mutlaka sözel olarak onu ödüllendirilmelidir. Arada olacak kazalarda ise kesinlikle çocuğa kızılmamalı, başarısız olmuş gibi hissettirilmemelidir. Bu tarz bir durumda sakin bir şekilde “sanırım bir kaza olmuş, hadi gel temizlenip, üzerini değiştirelim” diyerek banyoya yönelmesiniz. Üzerini değiştirirken ve temizliğini yaparken tek başınıza onun üzerini değiştirip temizliğini yapmayıp onun da katılımcı olmasını sağlanmalıdır. 
Gündüz kuru kalan çocukla geceye de geçilebilir. Bu seferde gece çocuğun bezinin çıkarılması gerekir ve aynı gündüz olduğu gibi belirli sürelerde tuvalete götürülmesi gerekir. Burada yatmadan en az 1 saat önce çocuğa sıvı verilmesi kesilmelidir.

Eğer çocuk tuvalet eğitimini reddediyorsa ara vermek en iyisidir. Bunun dışında sorun devam ediyorsa bir uzmana başvurmakta yarar vardır.

Si Psikoloji
Uzm. Psikolog Emrah Öztürk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Değilim ama Yine de Yemek Yiyorum...

- Sıkıntılı olduğumda yemek yiyorum. - Moralim bozulunca buz dolabına yöneliyorum. - Yemekten önce sıkıntılı oluyorum. - Stesli zamanlarda yemek yemek beni rahatlatıyor. - Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum. - Aç değilim ama yine de yemek yiyorum. Siz de yukarıdaki durumları yaşıyorsanız eğer, bu yazı sizin için... Aç olmadığınız halde, mutlu, üzgün ya da sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yemek yiyebilirsiniz. Fiziksel açlık  dışındaki nedenlerle yemek yeme aktivitesine “duygusal yeme” denir. Peki duygusal yemeniz olup olmadığını nasıl anlarsınız? Fiziksel açlık yavaş yavaş belirirken, duygusal yeme aniden olur. Fiziksel açlık bekleyebilir, duygusal yeme hemen giderilmelidir. Fiziksel açlıkla yiyorsanız doyduğunuzda durabilirsiniz ancak duygusal yeme ile yiyorsanız doymuş olsanız bile yemeğe devam edersiniz. Gerçekten açlık nedeniyle yemek yiyorsanız pek çok seçeğene açık olurken, duygusal yeme ile yediğinizde genellikle; pizza, çikolata,...

Cinsel Mitler

Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir. Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları az...

Travma Ve Akut Etkileri

Ruhsal travma dediğimizde bireyi yada yakınlarını etkileyen doğal afetler  (deprem, sel vb.) ile ortaya çıkan, insan kaynaklı (savaşlar, patlamalar, saldırılar, tecavüzler, iskenceler  vb) olusan ve kontrolümüz dışında ani gelişen (kaza, yakınlarımızın kaybı vb) olaylardır. Bu ve benzeri olaylara karşı bireylerin etkilenme düzeyleri farklılık gösterir. Dolayisiyla ruhsal travmayı olaylarla değil olayların yarattığı etkiler  ile tanımlamak daha doğru olacaktır. Ruhsal travma bireyin ruhsal ya da fiziksel  bütünlüğünü sarsan veya tehdit eden dehşet, çaresizlik, korku duygularının yoğun yaşanmasına neden olan olaylar ve yaşantılardır. Bütün bu yoğun duygular yaşantısal bazı sonuçlara ve günlük hayatımızda bazı zorluklara neden olur. Olayın tekrar tekrar zihnimizde canlanması ya da olayı veya bir kısmını hatırlayamama, rutin işlerimize adapte olmakta güçlük, yoğun duygusal iniş çıkışlar, travmatik olayı içeren kabuslar  ve  bunlara bağlı olarak uykusuzluk ya...