Ana içeriğe atla

Ergenlik Döneminde Ebeveynlik

Çocukluk dönemi ile yetişkin olma süreci arasındaki bu dönemde ebeveynlerin “Nasıl davranacağımı bilmiyorum?” söylemi ile sıklıkla karşılarız. Bu yazıda ebeveynlerin ergenlik sürecini yaşayan çocukları ile destekleyici bir ilişki ve iletişim sağlamaları adına önemli noktalardan bahsedeceğim.

Ebeveynlerin ergenlik dönemindeki çocukları ile sağlıklı bir iletişim kurabilmeleri, gelişimleri ve desteklenmeleri adına çok önemlidir. Anne ve baba ergen bireyin fikirlerini, düşüncelerini, kararlarını yadırgamadan ve yargılamadan anlamaya çalışmayı denemelidir. Aksi halde ergenlik dönemindeki bireyler emri vaki durumlarda, kendisine çocuk muamelesi yapıldığında, yargılanacağı ve yadırganacağı durumlarda iletişim ve ilişkiyi yüksek duvarlar örerek kesebilir. Bu durum ebeveynleri ile daha az şey paylaşmalarına neden olurken, başa çıkamayacağı karmaşık durumlarda yetişkin desteğine ihtiyaç duysa dahi akranlarından aldığı destekle riskli davranış ve alışkanlıklara yönelim gösterebilir. Ebeveynlerin ergenlik dönemindeki çocukları ile iletişimde özenli olmaları gereken noktalar:

  • Çocuğunuzun sizinle paylaştığı sorun ya da durumu sonuna kadar, bölmeden, bir başka iş ile uğraşmadan dinleyin.
  • Sorunlara gösterdiği tepkiler size aşırı gelebilir. Empati kurarak ne hissettiğini anlamaya çalışın.
  • Dinlerken direkt doğrularınız ve değer yargılarınız üzerinden tepkiler göstermeyin.
  • Çocuğunuzun aldığı kararları, kurduğu arkadaşlık ilişkilerini ya da anlattığı şeyleri riskli bulduğunuzda sakin tepkiler verin ve bu durumun kendisine vereceği olası zararlardan bahsederek alternatif yolları dayatmadan önerin.
  • Sizinle paylaştığı bir sorunu ilerleyen zamanlarda takip edin. Zorlama ve baskı yapmadan neler yaptığını, kendisini nasıl hissettiğini sorgulayın.
  • Unutmayın ki yoğun duygusal iniş çıkışlar yaşarlar. Dolayısıyla çatışma durumlarında, öfkenin yükseldiğini hissettiğiniz anlarda mola alın ve daha sakin bir şekilde konuşmayı deneyin.
  • Çocuğunuzu kırdığınızı ya da haksızlık ettiğinizi düşündüğünüzde özür dilemekten çekinmeyin.
  • Bir kuraldan ya da yapamayacağı herhangi bir talebinden bahsedecekseniz, bunu mutlaka nedenleri ile açıklayın. 
  • Ebeveyn olarak söyledikleriniz ve davranışlarınız arasında uyum olmasına dikkat edin. Sizin yalan söylediğinize şahit olurken, sizden yalan söylemenin çok kötü olduğunu duymak tutarsız bir durum sergilemenizden öteye gitmez.
  • Her yaş döneminde olduğu gibi çocuğunuz için en temel ve güçlü model anne babadır. Bu nedenler anne baba olarak iletişim şeklinize dikkat edin. Çocuğunuzdan duymak ya da görmek istemediğiniz iletişim şeklini, birbirinize ve çocuğunuza göstermeyin.

Bunlar dışında anne baba olarak kararlarınızda ortak hareket ediyor olmanız da büyük önem taşımaktadır. Ayrıca ebeveynler bu dönemde çocuklarının kendilerinden uzaklaştığını, vakit geçirmek istemediğini söylerler. Bu durum sosyal ilişkilerinin çok daha fazla ön plana çıkması sebebiyle doğaldır. Bu noktadan hareketler onlarla vakit geçirmek istediğiniz zamanı, onların da keyif alabileceği şekilde planlamanız önemlidir.

Bir diğer önemli nokta da ergenlik döneminde arkadaş etkileşimlerinin çok yoğun ve aidiyet hissinin çok kapsamlı olmasıdır. Bu durum riski de beraberinde getirebilmektedir. Bir gruba ait olmak için çok fazla zaman harcamak, benzer davranışları sergilemek, benzer kıyafetleri giymek ya da hoşlanmak sıklıkla görünen durumlardır. Bu durumlar karşısında ebeveynler çok etkili olmamak kaydıyla çocuklarının arkadaşları ile tanışmalı ve vakit geçirmelidir. Çocuğunuzun yalan söylemesine ve bu riskli durumları engellemek için çocukluk dönemi sınırlarını esnetmeli ama ihtiyacı olan sınırları da sağlamalısınız. Unutmayın ki çocuğunuzun hem büyüdüğünü hissetmeye hem de sınırları zorlarken onu güvende tutacak, yetişkinlik dönemini şekillendirecek sınırlara ihtiyacı vardır. 

Özgür Beyden
Uzm. Psikolog
Si Psikoloji

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Değilim ama Yine de Yemek Yiyorum...

- Sıkıntılı olduğumda yemek yiyorum. - Moralim bozulunca buz dolabına yöneliyorum. - Yemekten önce sıkıntılı oluyorum. - Stesli zamanlarda yemek yemek beni rahatlatıyor. - Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum. - Aç değilim ama yine de yemek yiyorum. Siz de yukarıdaki durumları yaşıyorsanız eğer, bu yazı sizin için... Aç olmadığınız halde, mutlu, üzgün ya da sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yemek yiyebilirsiniz. Fiziksel açlık  dışındaki nedenlerle yemek yeme aktivitesine “duygusal yeme” denir. Peki duygusal yemeniz olup olmadığını nasıl anlarsınız? Fiziksel açlık yavaş yavaş belirirken, duygusal yeme aniden olur. Fiziksel açlık bekleyebilir, duygusal yeme hemen giderilmelidir. Fiziksel açlıkla yiyorsanız doyduğunuzda durabilirsiniz ancak duygusal yeme ile yiyorsanız doymuş olsanız bile yemeğe devam edersiniz. Gerçekten açlık nedeniyle yemek yiyorsanız pek çok seçeğene açık olurken, duygusal yeme ile yediğinizde genellikle; pizza, çikolata,...

Cinsel Mitler

Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir. Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları az...

Travma Ve Akut Etkileri

Ruhsal travma dediğimizde bireyi yada yakınlarını etkileyen doğal afetler  (deprem, sel vb.) ile ortaya çıkan, insan kaynaklı (savaşlar, patlamalar, saldırılar, tecavüzler, iskenceler  vb) olusan ve kontrolümüz dışında ani gelişen (kaza, yakınlarımızın kaybı vb) olaylardır. Bu ve benzeri olaylara karşı bireylerin etkilenme düzeyleri farklılık gösterir. Dolayisiyla ruhsal travmayı olaylarla değil olayların yarattığı etkiler  ile tanımlamak daha doğru olacaktır. Ruhsal travma bireyin ruhsal ya da fiziksel  bütünlüğünü sarsan veya tehdit eden dehşet, çaresizlik, korku duygularının yoğun yaşanmasına neden olan olaylar ve yaşantılardır. Bütün bu yoğun duygular yaşantısal bazı sonuçlara ve günlük hayatımızda bazı zorluklara neden olur. Olayın tekrar tekrar zihnimizde canlanması ya da olayı veya bir kısmını hatırlayamama, rutin işlerimize adapte olmakta güçlük, yoğun duygusal iniş çıkışlar, travmatik olayı içeren kabuslar  ve  bunlara bağlı olarak uykusuzluk ya...