Ana içeriğe atla

Aldatma / Aldatılma




Günümüzde boşanmaların büyük çoğunluğu aldatmadan dolayı gerçekleşmektedir. Aldatılan yaşadığı yoğun duygusal çöküş, aldatanı affedememe, bir kere aldatan tekrar aldatır düşüncesi gibi hissiyat ve düşünceler insanları boşanmaya götürmektedir. Bu kadar yoğun duygulara rağmen ilişkiye devam etmek isteyenler ne yaşamaktadır?

Aldatma konusu aslında hem aldatılan hem de aldatan için baş etmesi zor bir durumdur. Aldatılan mağdur, aldatan ise zalim gibi gözükmektedir. Oysaki aldatma hem aldatılanı hem de aldatanı derinden etkiler. Aldatılan kendini mağdur olarak görür, eşi tarafından yapılan haksız davranışın telafisini beklemektedir. Aldatılan tarafından talepler artar, birçok konu konuşulurken dönüp dolaşıp konu tekrar tekrar aldatmaya gelir. Aslında bunun sebebi aldatılan kişinin eşinin yaptığı davranıştan pişman olduğunu görmek, yaralarını sarmak ve konuyu kafasından atamamaktır. Ayrıntı beklenen sorular sorulur, cevapların tutarlılığı kontrol edilir. Her konunun aldatmaya dayanması aldatan için bir süre sonra çok zorlayıcı olmaya başlar. Bu dönemde birbirlerini suçlama döngüsü ortaya çıkar. İlişkilerine tekrar sarılmış ve ilişkiyi kurtarmak adına terapiye gelen çiftlerin büyük çoğunluğu ile bu dönemde karşılaşmaktayız. Aldatan hatasını kabullendiği fakat artık bu konunun kapanmasını istediğini belirtirken, aldatılan eş ise konuyu kapatamadığını, hala canının çok yandığını dillendirir. 

Birini affedebilmemiz için çoğu zaman yaralarımızın sarılması gerekmektedir. Aldatma için de aynı şey geçerlidir. Çok içten özür dilemek, ilişkinin şeffaflaşması bu sürecin altın kurallarıdır. Ancak şeffaflaşmak eşimizi sürekli kontrol edebilmek anlamına da gelmemektedir. Aldatma, aldatılanın her konuda kontrol sahibi olma ihtiyacını tetikleyebilir. Kontrol etme güdüsü gün geçtikçe karşı taraftan paranoidlik olarak algılanabilir ve ilişki içinde sorunun büyümesine neden olabilir. Bu kontroller aldatan tarafından geçiştirmeye çalışılır, şeffaflık konusunda geri adım atılmasına neden olursa, ortaya çıkabilecek herhangi bir saklı bilgi, paylaşıldığında hiç bir sorun çıkarmayacak olmasına rağmen sırf saklandığı için altında daha neler var acaba düşüncesine aldatılanı kısa sürede götürebilir. Bu yüzden ilişkinin artık çok daha açık hale getirilmesi önemlidir.  

Peki aldatılmanın var olduğu bir ilişkide güven tekrar nasıl kurulur? Aslında evlilik unutulmamalıdır ki iki kişi tarafından hayatı kolaylaştırmak adına yapılan, sevginin, saygının ve güvenin temel alındığı bir anlaşmadır. Aldatma ile bu anlaşma bozulmuştur. Aşkın, sevginin, tutkunun olduğu yerde 100% güvenden bahsetmek yada ömür boyu sürecek gibi sözlerin hiç değişmeyeceğini kabul etmek doğru değildir. İnsan değişirken tabiiki ilişkilerin de değişmesi gerekmektedir. Ancak bu kadar uzun süreli bir anlaşmada hiç birşeyin değişmeyeceğini söylemek yada beklemek de aslında gerçekçi değildir. Tekrar güvenmek ilişkinin daha şeffaf, daha samimi, daha gerçek olduğunu gördükçe pekişebilir. Bunu gerçekleştirebilmek için çiftlerin ikisine de ihtiyaç vardır. Çiftlerden birinin kürek çekmesi sandalın kendi etrafında dönmesini sağlamaktan başka birşeye yaramayacaktır. 


Aldatma sonrası süreç çift için zor bir süreçtir. Eğer ilişkiye sahip çıkmayı tercih ediyorsak unutmayalımki üzerine çalışılması, karşılıklı emek verilmesi gereken bir zamandır. 


Gözde Bilenser
Çift ve Aile Terapisti
Si Psikoloji

Yorumlar

  1. Biriyle bir ilişkiye başladığımızda o kişiye sadakat sözü veririz. İlişkinin devamlılığı için sadakatin önemi büyüktür. Fakat yaşadığınız ilişkide karşı taraf size sadık değilse bu o kişiye duyduğunuz güveni temelden sarsacaktır.

    Aldatmak; birini kandırmaktır. Partnerinizin gözünün içine baka baka ona yalan söylemektir. Aldatmayı ikiye ayırabiliriz. Birincisi; duygusal aldatma. Bir kişinin ilişkisi devam ederken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşaması, bir başkasına âşık olması, bir başkasıyla özel bir paylaşımda bulunmasına duygusal aldatma denir. Cinsel aldatma ise; bir kişinin romantik bir ilişki yaşarken başka biriyle cinsel ilişkiye girmesidir.

    Aldatma üzerine bugün kaleme aldığım yazımı okumanız için sizinle paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/aldatma-nedir-aldatmanin-10-isareti/

    Sevgi ve saygılarımla,

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aç Değilim ama Yine de Yemek Yiyorum...

- Sıkıntılı olduğumda yemek yiyorum. - Moralim bozulunca buz dolabına yöneliyorum. - Yemekten önce sıkıntılı oluyorum. - Stesli zamanlarda yemek yemek beni rahatlatıyor. - Yemek yedikten sonra kendimi suçlu hissediyorum. - Aç değilim ama yine de yemek yiyorum. Siz de yukarıdaki durumları yaşıyorsanız eğer, bu yazı sizin için... Aç olmadığınız halde, mutlu, üzgün ya da sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yemek yiyebilirsiniz. Fiziksel açlık  dışındaki nedenlerle yemek yeme aktivitesine “duygusal yeme” denir. Peki duygusal yemeniz olup olmadığını nasıl anlarsınız? Fiziksel açlık yavaş yavaş belirirken, duygusal yeme aniden olur. Fiziksel açlık bekleyebilir, duygusal yeme hemen giderilmelidir. Fiziksel açlıkla yiyorsanız doyduğunuzda durabilirsiniz ancak duygusal yeme ile yiyorsanız doymuş olsanız bile yemeğe devam edersiniz. Gerçekten açlık nedeniyle yemek yiyorsanız pek çok seçeğene açık olurken, duygusal yeme ile yediğinizde genellikle; pizza, çikolata,...

Cinsel Mitler

Cinsellik insan yaşamındaki en haz verici ve en temel gereksinimlerden biridir. Kişinin başka bir kişiyi bedensel ve ruhsal olarak tanımasına, kabullenmesine ve çok özel bir haz alışverişine olanak veren, en üst yakınlaşma eylemidir. Cinsellik de yemek yemek, giyinmek, temizlenmek gibi öğrenilmesi gereken bir eylem olmasına rağmen maalesef genellikle hakkında hiç konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan bir konudur. Toplumsal bir eylem olduğu için; kültürel etkilere açıktır. Kuşaktan kuşağa aktarılan bilgiler kişilerin cinselliği yaşamasında önemli bir etkendir; çünkü kişiler bu bilgilerle neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenmiş olurlar. Öğrenilen, bir diğer deyişle aktarılan yanlış inanışlar kişilerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabilir. İşte bu konudaki yaygın yanlışlara “cinsel mit” diyoruz. Yapılan araştırmalar sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları az...

Travma Ve Akut Etkileri

Ruhsal travma dediğimizde bireyi yada yakınlarını etkileyen doğal afetler  (deprem, sel vb.) ile ortaya çıkan, insan kaynaklı (savaşlar, patlamalar, saldırılar, tecavüzler, iskenceler  vb) olusan ve kontrolümüz dışında ani gelişen (kaza, yakınlarımızın kaybı vb) olaylardır. Bu ve benzeri olaylara karşı bireylerin etkilenme düzeyleri farklılık gösterir. Dolayisiyla ruhsal travmayı olaylarla değil olayların yarattığı etkiler  ile tanımlamak daha doğru olacaktır. Ruhsal travma bireyin ruhsal ya da fiziksel  bütünlüğünü sarsan veya tehdit eden dehşet, çaresizlik, korku duygularının yoğun yaşanmasına neden olan olaylar ve yaşantılardır. Bütün bu yoğun duygular yaşantısal bazı sonuçlara ve günlük hayatımızda bazı zorluklara neden olur. Olayın tekrar tekrar zihnimizde canlanması ya da olayı veya bir kısmını hatırlayamama, rutin işlerimize adapte olmakta güçlük, yoğun duygusal iniş çıkışlar, travmatik olayı içeren kabuslar  ve  bunlara bağlı olarak uykusuzluk ya...